Aliya Turki ve Naveed Ahmed Söyleşisi
Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Kültür ödülünü almaya hak kazanmış ‘Silent Heroes Invisible Bridges’ online media projesinin kurucularından Suriyeli gazeteci ve aktivist Aliya Turki ile Pakistanlı akademisyen ve gazeteci Naveed Ahmad’i ofisimizde ağırladık. Kendileriyle öncelikle Silent Heroes’un kuruluş hikayesini dinledikten sonra genç sivil toplum kuruluşları ve Suriye meselesi hakkında samimi ve interaktif bir söyleşi gerçekleştirdik.
Naveed Ahmad bir hayal olarak başlayan projelerinin en büyük amacının, ana akım medyada kendine çok yer bulamayan, toplumda karşılaştığımız umut verici pozitif yaşanmış olayları herkesin ücretsiz olarak ulaşabileceği ve faydalanabileceği bir platform ile ana akım medyaya ve insanların hayatlarına taşımak olduğunu ifade etti. 11 Eylül olayları sonrası dini ve milliyetçi nefret söylemlerinin dünya genelinde çok arttığını ve buna karşı pozitif bir araçla bu önyargıları kırabilme ve insanları birbirine yaşanmış olayları göstererek yakınlaştırabileceğini hedefleyerek kurdukları ‘Silent Heroes Invisible Bridges’in dünya genelinde 450 muhabiri olduğunu belirtti.
En son Türkiye’de bir simit evinin ve sahibinin hikayesini yazdığını ifade eden Turki, bu hikayenin Kürt sorunu ile alakalı birtakım gerçekleri ortaya koyarak bu sorunun çözümünde ümit veren sinyalleride aynı zamanda gösteriğinide ifade etti. Başarılı bir gençlik sivil toplum kuruluşu olabilmek için herkesten biraz daha farklı ama net hedeflerle kararlılık ve fedakarlıkla çalışılması gerektiğini söyledi ve sponsorluk ve maddi desteğin aktifliğin bir doğal getirisi olduğunu belirtti.
Aliya Turki Türk halkının genel olarak Suriye meselesinde çekinceli olmasını anladığını fakat yanı başında binlerce insan ölürken ve yüzbinlerce insan evlerinden edilirken ‘bize ne onlardan’ yaklaşımının hiç realist olmayan ve Türk halkına yakışmayan bir söylem olduğunu ifade etti. Bir çok insanında bu ilgisizliğinin gerçekten Suriye’de ne olup bittiğinden habersiz olmaları yüzünden olduğunu belirtti. Türkiye’nin güvenli bölge oluşturmasının hem Suriyeliler hemde Türkiyeliler için en makul yol olabileceğini ifade eden Turki Esed’ın gideceğinden emin olsa da ne zaman gideceği konusunda bir şey söylemenin bu uluslararası şartlarda çok zor olduğunu sözlerine ekledi.
Suriyenin jeopolitik ve stratejik öneminin bir çok ülke için büyük öneme sahip olduğunu belirten Ahmad, Esed’in gidişinin uzun zaman almasının uluslararası pay kapma yarışının bir sonucu olduğunu ifade etti. Suriye’nin İsrail’e komşu oluşunun da dengeleri etkilediğini belirtti. Türk hükümetinin aktif ifadeler kullansada eylemde pasif kalmasının Türkiye’nin içinden Suriye’ye müdahele konusunda toplumsal bir mesajın olmamasını ve toplumun bu konu ile alakalı bir kamuoyu yaratmamış olmasını gösterdi. Ortadoğu’da sınırlar tekrar çizilirken ve büyük halk devrimleri olurken Türkiye’nin doğru yerde durması gerekliliğine vurgu yapan Ahmad, ‘Türkiye’nin zor kararlar vermesi gerekiyor. Eğer bu kararları vermekte çok çekingen davranırsa, Türkiye doğru kararları vermekte çok geç kalmış olabilir’ dedi.